Engellilik Dünya Sağlık Örgütü tarafından benimsenen tanımı gereği doğuştan veya sonradan oluşan sebeplere bağlı yeti yitimidir. Bu bağlamda görme engeli, görme fonksiyonunu kısmen ya da tamamen yitirme anlamına gelmektedir.
Görme engeli olan birey için, dokunma duyusu dünyayı algılamakta önemli bir veri kaynağıdır ve dokunma duyusunun kullanımının, gören görmeyen, tüm insanlarda beynin görme merkezi olan oksipital lopu aktifleştirdiği kanıtlanmıştır. Görme engeli olan ve olmayan bireylere dokunsal ve görsel performansı ölçen çeşitli görevler verilerek yapılan araştırmalar, görme engeli olanların dokunarak görsel imgeleme gerektiren performanslarda görme engeli olmayanlarla benzer performansları yakaladıklarını göstermiştir (Aleman 2001). Dünyaca ünlü Nimith, Moren gibi matematikçilerin kendi geliştirdikleri dokunsal yöntemleri kullanarak kompleks problemleri çözdükleri de bilinmektedir.
Araştırmalar ve örnekler gerekli altyapı ve eğitim sağlandığında görme engeli olan bireylerin dokunsal yetilerini kullanarak en kompleks görsel performansları (matematik, geometri ve harita okuma gibi) bile rahatlıkla yerine getirebileceğini göstermektedir. Buna karşın, bilgi yetersizlikleri, Braille yazıcı ve dokunsal materyal sağlayan araçların kolay elde edilebilir olmaması gibi nedenlerle, görme engeli olan bireylerin eğitiminde dokunsal ögelerin kullanımı yaygın değildir. Bu da, potansiyel olarak görme merkezini kullanmayı sağlayacak olan dokunsal duyunun, bu işin yapılabileceği erken yaşlarda kullanılmamasına neden olmaktadır. Bunun sonucu, görme engeli olan bireyler, yalnızca belirli sosyal disiplinlerde eğitimlerini ve kariyerlerini sürdürmek zorunda kalmaktadırlar. Ancak günümüz teknolojileri ile çok daha kolay ve ulaşılabilir biçimde dokunsal materyal sağlayabilecek birçok prototip geliştirilmiştir. Morphing Braille Tablet ve TPad Phone adı verilen cihazlar ekranları görsel imgeleri hissedilebilir hale getirecek bir teknolojiyle üretilmiştir ve ileri ki yıllarda hissedilebilir görsel imgelerin hayatımızda çok daha fazla yer alacağının ipuçlarını vermektedirler.
Beynin görme merkezinin dokunsal verileri daha iyi işleyebilmesi için, erken yaşta belirli eğitimlerin verilmesi gerekmektedir. Görme engeli olan bireyin karşılaştığı en temel sorun, 3 boyutlu bir cismin iki boyutlu bir düzlem üzerinde nasıl temsil edildiğini bilinmesindeki güçlüktür. Erken yaşlardan itibaren özel eğitim teknikleriyle 3 boyutlu bir nesnenin iki boyutlu düzlemde nasıl görüneceğini görme engeli olan çocuğa öğretme ihtiyacı bulunmaktadır. Bu yeti erken yaşlarda kazandırıldığında, kişi zihinsel olarak üç boyutlu bir şekli iki boyuta, sonrasında da iki boyutlu bir şekli üç boyuta dönüştürebilecektir. Bunu yapabildiğinde ise, çok daha çeşitli alanlarda eğitim ve kariyerini gerçekleştirme olasılığı artacaktır.
Ortaya koyduğumuz proje 5-9 yaş grubu görme engeli olan çocukları dokunsal materyal yoğunluğundan en iyi biçimde yararlandırmayı amaçlamıştır.